
İlkokulda Dijital Ödevler
Eğitim öğretim pandemi öncesi ve pandemi sonrası olmak üzere iki başlıkta incelendiğinde eğitim öğretimin pandemi ile birlikte yeni alışkanlıklar ve rutinler ile sürdürüldüğü görülmektedir. Okulların evlere, basılı kitapların dijital kitaplara ve iletişimin temassız iletişime dönüşümü verilebilecek en somut örnekler. İlkokulun temel rutinleri arasında yer alan ev ödevi de uzaktan eğitim ile birlikte üzerinde durulması gereken bir boyut kazandı. Ödevlerin gerekliliği ya da ne kadar zaman alacağı tartışıla dursun gelin bu dijital süreçte ev ödevlerinin dönüşümünü ve bu dönüşümün kazanımlarını birlikte irdeleyelim.
Öncelikle şu anda derslerin sanal sınıfta ve dijital içerikle sürdürüldüğü düşünüldüğünde yeni normalde dijital ödevlendirmeleri daha sık tercih etmemiz gerekir diye düşünüyorum. Bakınız bir araştırmada dijital ve basılı metinleri karşılaştırıyor. İlgili araştırmada ilkokul öğrencilerine sunulan dijital ve geleneksel (basılı) okuma metinlerinin birtakım farklılıklar gösterdiği vurgulanıyor. Araştırmaya dahil edilen sınıf öğretmeni adaylarının görüşleri, dijital okuma metinlerinin öncelikle okur ve metin arasındaki etkileşimi arttırdığı; ilgili metinlerin ses, video ve görüntü şeklinde farklı biçimlerde bulunduğu, öğrencilerin çok yönlü inceleme ile okuduğunu anlama becerilerini arttırdığı şeklinde. Bu satırları daha önceki yazımda da paylaşmıştım. Bir başka araştırmada ise öğretim teknolojilerinin kullanımının öğrenmeyi kolaylaştırarak kalıcılığı arttırdığı yönündedir (Alkan, 2011 akt. Öztürk, 2019). Bu bağlamda dijital içerikle oluşturulmuş ev ödevlerinin kalıcı öğrenmede ekili bir unsur olabileceği düşünülebilir. İlgili araştırma sonuçlarına ilaveten birkaç uygulama örneği paylaşmak istiyorum.
Matematik dersinde Ritmik Sayma konusu üst sayı gruplarında (7’şer/8’er/9’ar) doğrudan ezbere dayalı çalışmaları gerektirebilir. Bu ezbere dayalı çalışmanın sıkıcı rutininden sıyrılması ve kavrama çalışmasının aktif katılımı destekleyen bir boyut kazanması mümkün.
Bakınız Yavuz (2019)’un araştırmasına dönecek olursak sınıf öğretmeni adayları görüşleri dijital içeriğin ses, görüntü ve video şeklinde farklı biçimde bulunması öğrencilerin çok yönlü inceleme becerisini arttırdığı şeklindeydi. Büyük punto rakamlarla ve renkli bir sesle oluşturulmuş bir ritmik sayma videosu düşünün. İlgili içerik işitsel ve görsel koordinasyonu sağlayarak tekrar tekrar izlendiğinde sıralamanın akılda kalıcılığını kolaylaştırabilir. Buna ilaveten web 2.0 araçlarından Class Dojo uygulaması puanlaması ile öğrencilerin ilgi, katılım ve motivasyonlarını yüksek tutarak dikkat ve odaklanma becerileri güçlendirilebilir. Böylelikle birkaç dijital içerikle birçok kazanım elde edilebilir. Bu örnekler çoğaltılabilir.
Örneğin bir ev ödevi olarak sözsüz bir müzik ile (örneğin 7’şer ritmik sayma/ ritim ile) ritmik sayma çalışması yapılması bu çalışmanın öğrenci tarafından ses kaydı haline getirilmesi ve öğretmen ile paylaşılması istenebilir. Bu tür çalışmalar öğrencilerin ilgi ve motivasyonunu arttıracağı gibi hedeflenen kazanımlara ulaşmada kolaylaştırıcı rol üstlenir.
Teknoloji ile doğan Alfa kuşağı öğrencileri (2010 sonrası) diğer kuşak temsilcilerine göre dijital içeriğe ve dijital rutinlere alışmada daha avantajlıdır. İlkokulda ödev süreleri ile ilgili bir takım araştırma bulguları var. Bakınız dijital ödevlerde herhangi bir süre paylaşmadım. Elbette bu görevlendirmeler çok uzun sürmemeli. Çünkü sürenin uzaması ilgiyi, motivasyonu ve göz sağlığını olumsuz etkileyebilir.
Dijital ödevler ve görevlendirmeler basılı (geleneksel) ödevlere göre öğrencinin ilgili ve merakını çekmede daha önde olabilir. Ayrıca bu görevlendirmelerin tamamlanma başarısı ile geleneksel ödev ve görevlendirmelerin tamamlanma başarısı arasındaki ilişki incelenmeli ve kıyaslanmalıdır.
Kaynakça
MANAS Sosyal Araştırmalar Dergisi Sayı:1 Cilt 8 (2019)
Öztürk, E. (2019). İlkokul Öğretmenlerinin Derslerinde Dijital İçeriklerden Yararlanma Durumları (Yüksek Lisans Tezi, Adnan Menderes Üniversitesi, Aydın).