Çocuğum Aklında Birşey Tutamıyor






Çocuğum Aklında Birşey Tutamıyor



Kalıcı öğrenme, yeni öğretilerin akılda tutularak önceki öğrenmelerle ilişkilendirilmesi ve anlamlı bağlantılar kurularak ilerleme kaydedilmesi ile mümkündür. Bu bağlamda öğretilerin zihinde yer etmesi amaca ulaşmayı kolaylaştırmaktadır. Peki bu süreç özellikle günümüz çocukları düşünülürse ne durumda? Sahadan bir eğitmen olarak durum tespitim sizlerle…

Öğrencilerin öğrendiklerini akılda tutamaması, unutkanlık, hatırlamakta güçlük çekmesini genellikle tekrar eksikliği ile ilişkilendiririz. Bu yanlış bir bilgi olmasa da duruma sebep olan tek geçerli sebep değil. Çocuklarda bir zihin tembelliği var. Buna sebep olan kullanılan cihazlar, kalem kutularına kadar işlenmiş hesap makineleri ve son dönemlerde de yapay zeka. (Yapay zeka diyorum ancak yapay zekayı üretken bir şekilde kullanan zihinleri dışarda tutuyorum.) Geçenlerde çocukların işleyen belleklerini güçlendirme üzerine bir araştırma sonucu ile karşılaştım. Bu araştırma sonucuna göre öğretmenlerin, çocukların zihinlerinde bilgiyi daha güçlü bir şekilde tutabilmesi adına bilgiyi daha küçük parçalara bölmesi, yönergeleri tekrar etmesi ve görsel destek kullanması maddesi yer alıyordu. İkinci bulguda duygusal destek kısmı dikkatimi çekti. Öğrencilere cesaret verici geri bildirimler vermeleri, hata yapmaktan korkmamalarını sağlamaları gibi. Son maddede ise açık açıklamalar yaparak öğrencilerin düşünme süreçlerini yönlendirmeleri, aktif katılımı desteklemeleri bulgusu bulunmaktaydı.

Bu üç kritik madde öğrencinin bilgiyi akılda tutmasını kolaylaştıran faktör olarak ön plana çıkıyor. Sizler de tahmin ediyor olmalısınız, bu üç kritik madde öğretmenin kalitesi ile doğrudan ilişkili. Duygusal zekası yüksek, sabırlı bir öğretmen, esnek düşünebilen sorgulayan, sorgulatan, eleştirel bakış açısına sahip öğretmen ve öğretimi öğrenci dinamiğine göre tasarlayarak somutlaştırabilen öğretmen. Bu işin öğretmen ayağı. Bu niteliklere sahip bir öğretmen kolaylaştırıcı bir rehber görevinde kalıcı öğrenmeyi sağlayabilir.

Bir diğer husus ise okul dışında yapılması gerekenler. Konfor alanında yetiştirilen çocuklar aynı alışkanlıkları zihnen de devam ettirme eğilimindedir. Öyle ki yoğun bilişsel düşünme süreçleri çocukların zihinlerini yorar ve bundan kaçınırlar. Zihin tembelliği geliştirme yani kolay olana kaçma yaklaşımı içindedirler. Çarpım tablosunu bilmeyen ortaokul öğrencileri bunun en somut örneğidir. Çarpım tablosunu ezberleme zihnen yoğunlaşma gerektirir. Tahmin edeceğiniz üzere zihni yormazsanız istediğiniz performansı alamazsınız. Bir başka örnek 9+7 işleminin sonucunu işleyen belleği güçlü ilkokul öğrencisi 9’a 1 ekler 10 der; 10’u zihninde tutar üzerine 6 koyar cevabı 16 olarak verir. Ancak işleyen belleği zayıf ya da zihin tembelliği olan çocuk 9’un üzerine parmaklarıyla 7 sayar ve 16’ya ulaşır bu onun için daha kolay ve zahmetsiz olandır çünkü aklında herhangi bir şey tutmasına gerek kalmaz. Yazının bu bölümüne okul dışında yapılması gerekenler diyerek başladım; çünkü anne babaların bu durumu görmesi ve bu zihin tembelliğinin üzerine gitmesi gerekiyor. Bir de yapay zeka konusu var. Siz yapay zekayı kendi düşüncelerinizle harmanlayarak kullanıyor, farklı bakış açıları geliştiriyorsanız yapay zekayı üretken kullanan taraftasınızdır. Bu durumda çocuğunuza da üretken yapay zeka kullanımı konusunda tutum kazandırmanız olasıdır. Ancak haydi benim yerime sen düşün mantığıyla yapay zekayı saf tüketici olarak kullanan tarafta iseniz ve bunu çocuğunuza empoze etmeye çalışır bu kullanıma onay verirseniz çocuğunuz işleyen belleğinin daha geriye gitmesi kaçınılmaz olur.

Özetle bilgilerin kalıcılığının sağlanması öğretmen niteliği, veli rehberliğinde öğrencinin doğru tutum ve alışkanlıkları kazanması ile mümkündür diyebiliriz.

Kaynakça:

https://www.mdpi.com/2227-7102/13/11/1149?utm_source=chatgpt.com

Tolga

Yazıcı