Yüz Yıllık Refah İstiyorsan İnsan Yetiştir






Yüz Yıllık Refah İstiyorsan İnsan Yetiştir



Her eğitim öğretim yılı başlangıcında yeni eğitim yılına iyi dilek, temenni ve beklentilerle başlanır. Okula yeni başlayanlar, yeni kademeye geçiş yapanlar veya yeni bir okula geçiş yapanların heyecanları görülmeye değer. Eğitim öğretim başladığında takvimden günler birer birer eksilir, yolculuk uzundur. Bu yolculukta çeşitli engeller ve zorluklar olduğu gibi yolculukta rotası şaşmadan ilerleyenler ve rotasını kaybedenler de olur.

Bir Çin atasözü der ki bir yıllık refah istiyorsanız buğday ekin, on yıllık refah istiyorsanız ağaç yetiştirin yüz yıllık refah istiyorsanız insan yetiştirin. Şüphesiz her ne yetiştiriliyorsa bunun bir zahmeti var. Ancak nitelikli insan yetiştirmenin refahı bir asra bedel.  Ne kadar değerli bir söz değil mi? İnsan yetiştirmekten kasıt tahmin edeceğiniz üzere bireyi besleyip büyütmekten ibaret değil.  İnsan yetiştirmek bireyi çok yönlü bir şekilde hayata hazırlamak, bireyin yaşadığı döneme katkı sağlamasını sağlayarak toplumla uyum içinde yaşamasını kolaylaştırmak. Bunun yolu popülizmin dayattığı bilimsel dayanağı olmayan uygulamalardan uzak durarak evrensel ilke ve değerlere bağlı kalarak bilim ve fen ışığında kararlılıkla sürdürülen iyi bir eğitimden geçiyor.

Çin atasözüne dönelim. Eğitimin bireyde kalıcı davranış değişikliği ve akademik yetkinlik oluşturması düşünüldüğünde bunların gerçekleşmesi ciddiyet, kararlılık ve sabır gerektirir. Evet, ciddiyet, kararlılık ve sabır tıpkı Çin atasözünün temelinde yatan felsefe gibi. Günümüze ayna tutacak olursak yaşantımızdaki alışkanlıklarımızdan olsa gerek bir an evvel her şeyin arzu ettiğimiz gibi olmasını istiyoruz. Bunu istemek çok güzel bir şey ancak bunu isterken sebat ederek koşulların peşinden adım adım yürüyor muyuz? Öğrencinin görev ve sorumluluklarını yerine getirmesi konusunda anne babalar olarak her gün aynı kararlılıkla doğru olanda ısrar ediyor ve çocuğun gelişimi adına rutinler ve kurallar oluşturabiliyor muyuz? Bunları yaparken çocuğumuzu ‘’duyarak’’ onunla uzlaşarak bir yolculukta olduğumuzu hatırlıyor ve hatırlatıyor muyuz? Sabırlı mıyız? Ve ilkokuldan itibaren eğitim öğretim sürecini ciddiye alıyor muyuz? Bu sorulara verilecek cevaplar çeşitlilik gösterebilir. Ancak yüz yıllık refah için cevaplar evet olmalıdır.

Yarını düşünmeden bugünü yaşamak, günü kurtarır geleceği değil. Karşılaşılacak zorluklarda kolay olanı seçmek, doğru uygulamalarda istikrar yakalayamamak süreci zora sokar ya da tırmanılan merdivenlerden geri inilmesine sebep olur. Bir çiftçinin yetiştirdiği ürünlerle kısa süre ilgilenmediğini, ihmal ettiğini düşündüğümüzde dahi ürünler zarar görür.

Yetişkinlerin ürünlerinin de çocukları olduğunu düşünürsek ihmal edilen her çocuk istenmedik formlarda gelişimini tamamlar. 21.yy’da olmamıza rağmen çocukların problem çözme becerilerindeki yetersizlik, bağımsız hareket edebilmelerindeki sınırlılık ve bilgi çağında olmamıza karşın istenilen akademik bilgi ve becerilerde donanmamış olmaları sadece çocuklara fatura edilemez.

Sizce asırlık refah için öncelikle çocuklar mı sebat etmeli yoksa yetişkinler mi?

Tolga

Yazıcı