İlkokulda Dijital Okuryazarlık Becerileri






İlkokulda Dijital Okuryazarlık Becerileri



Dünya genelinde yaygın bir şekilde seyreden korona virüs pandemisi insanların hayatında önemli bir iz bırakacak gibi görünüyor. Pandemi öncesi alışkanlıklarımız, rutinlerimize paralel ihtiyaçlarımız salgın sürecinden etkilenerek insanlığı ‘öncekinin yerine koyabileceği’ arayışlar içerisine sürükledi. Bu arayışlar eğitimi de etkileyerek uzaktan eğitim seçeneğini ön plana çıkardı.

Türkiye’de uzaktan eğitim, salgının ülkemizde etkisini gösterdiği ilk aydan itibaren uygulamaya kondu ve ikinci döneminin tamamına yakın kısmında sürdürüldü. Eğitimin dijitale transferi konusunda farklı kesimlerce birçok yorum yapıldı. Okulların kapalı olması, öğretmen ve öğrencilerin evde olması dijital eğitimin ihtiyacı karşılamada etkisiz kalabileceği düşüncesini akıllara getirdi.

Bu yazıda ilkokul öğrencilerinin dijital eğitim deneyimlerine (özellikle 1. Sınıf) literatür çerçevesinde ışık tutmaya çalışarak öğrencilerin dijital okuryazarlık becerileri üzerine paylaşımlarda bulunacağım.

Başlayalım o halde!

Yamaç (2019)’ ın araştırmasında ilkokul öğrencilerine sunulan dijital ve geleneksel (basılı) okuma metinlerinin birtakım farklılıklar gösterdiği vurgulanmaktadır. Araştırmaya dahil edilen sınıf öğretmeni adaylarının görüşleri, dijital okuma metinlerinin öncelikle okur ve metin arasındaki etkileşimi arttırdığı; ilgili metinlerin ses, video ve görüntü şeklinde farklı biçimlerde bulunduğu, öğrencilerin çok yönlü inceleme ile okuduğunu anlama becerilerini arttırdığı şeklindedir. Bu ifadeler ilgili araştırmada yer alan literatürle tutarlıdır. İçeriğin dijitalde farklı biçimlerde yer alması öğrencilerin kavrama çalışmalarına kolaylaştırıcı katkı sunabilir. Ayrıca ilkokul birinci sınıf öğrencilerinin teknoloji ile doğan bir alfa kuşağı bireyi olduğu düşünüldüğünde okuma metinleri ile etkileşimi arttırmak dijital metinlerle daha etkili olabilir. Dijital metinlerin öğrencilerin okuduğunu anlama becerilerine katkı sunması, öğretmenlerin ve ebeveynlerin bu metinlerden faydalanmasıyla dördüncü sınıfın sonunda okuduğunu anlama becerilerini ölçen uluslararası ölçekli sınavlarda ülkemiz öğrencilerinin başarısına katkı sunmada bir seçenek olabilir.

Elbette dijital metinler ve basılı metinleri kıyasladığımızda dijital metinlerin de dezavantajları bulunmaktadır. Bunlara değinecek olursak; dijital okuma metinlerinin göz yorucu olması, öğretmenin entegrasyon becerisine endeksli olması ve soyut olmasından söz edilebilir (Yamaç, 2019).

Burada en önemli dezavantaj öğretmenin entegrasyon becerisi seçeneği olarak göze çarpıyor. Dijital içerik sanal sınıfta kullanılıyorsa, öğrenciler kendi öğrenmelerinden sorumlu olacağından, öğrenciden bu yetiyi beklemek için öğrencilerin iç motivasyonları ve iç disiplinleri yüksek olmalıdır. Bu da (diğer koşullar oluşmuşsa) öğretmenin uhdesindedir. Bu durum sınıf öğretmenlerinin sınıf hakimiyeti, bilgi ve becerilerini sunuş şekli, öğrenci ile iletişimi, öğrenci katılımını destekleyen bir ders işleme anlayışına sahip olması ile mümkün olabilir. Göz rahatsızlığı uzun süreli ekran kullanımları için kaçınılmaz olsa da öğrencilerin dikkat ve odaklanma süreleri, ekran ve göz arasındaki ideal mesafe tespit edilerek sorun minimalize edilebilir.

Yamaç (2019)’ın araştırma verileri ilkokul öğrencilerine sunulan dijital metinlerin öğrencilerin dijital okuryazarlık becerilerine katkı sunabileceğini düşündürebilir. Dijital metinler öğrencilerin okuma ve okuduğunu anlama becerilerini güçlü kılabilir.

Pandemiden dolayı ülkemizde bir süredir devam eden uzaktan eğitimle (dijital içerikle) okuma yazma çalışmalarını sürdüren ilkokul birinci sınıf öğrencilerinin okuma yazma eğitiminin duraksadığı düşünülmemelidir. İlgili araştırma sonucundan anlaşılacağı üzere dijital metinlerin öğrencilere katkı sağlayabileceği düşünülmelidir. Uzaktan eğitim ile okuma yazma çalışmaları duraksamamış (öğretim ortamı değiştirilerek) plan program ve kazanımlar çerçevesinde sürdürülmüştür. Uzaktan eğitim sonucunda öğrenci hedeflenen bilgi ve becerilere hakim değilse bu durum uzaktan eğitimin tek başına yeterli olamayabileceğini akıllara getirmeli, şartlar olgunlaştığında öğrenci yüz yüze eğitimle desteklenmelidir.

 

Kaynakça

MANAS Sosyal Araştırmalar Dergisi Sayı:1 Cilt 8 (2019)

Tolga

Yazıcı