Fransız Psikanalistin Notları






Fransız Psikanalistin Notları



Fransız akademisyen/psikanalist Serge Tisseron, özel bir eğitim kurumunun bu yıl ikincisini düzenlediği Eğitimde Çocuk Koruma Sempozyumu'nun davetlisiydi. Sempozyumun bu yıl ana teması Çocukların Sosyal Medya Kullanımı ve Riskleri. Paris VII Üniversitesi’nde akademisyen olarak görevini sürdüren Bay Tisseron, Fransa’da çocukların teknoloji kullanımı ile ilgili önemli araştırmalar yapan ve çalışmalarıyla Fransız toplumuna ışık tutan bir isim. Ayrıca kendisini dinlemeden önce yayımlamış 200 makale ve 40 kitabı olduğunu öğrenmiş oldum. (Hakkında daha fazlası için Wikipedia’dan faydalanabilirsiniz.)

Sunumu esnasında önemli notlar aldım ve bu notları sizlerle paylaşmak istiyorum. İlk olarak 0-3 yaş dönemi teknoloji kullanımı ile ilgili bir anektodu paylaşmak isterim. Çocukların 3 yaşına kadar ekran önüne terk edilmesi veya ekran kullanım sürelerinin göz ardı edilmesi beyinde bir takım gelişim kayıplarının oluşmasına sebep oluyor. İlgili dönemde çocuklar ile diyalog kurmaya çalışmak, çocuklara mimikleri göstermek, söz ve cümle duymalarına olanak tanımak bilişsel gelişim adına oldukça önemli. Bay Tisseron bu konuyla ilgili, ebeveynleri de kapsayan açıklamasında 3 yaşına kadar ekran kullanımı kontrol edilmeyen çocuğun yaşamış olduğu kayıp ile elinden telefon düşmeyen anne babanın çocuğuna yaşatmış olduğu kayıp farksızdır diyor. Yani her ikisinde de çocuk, ihtiyacı olan aktif iletişimden yoksun. İlgili dönemde yalnızca çocuğun elinden akıllı cihazı almak yeterli değil aynı zamanda ebeveyn olarak kendi elinizdeki akıllı cihazı da bir kenara bırakmanız gerekiyor. Ayrıca yoğun ekran kullanımının çocuklarda uyku bozukluğu ve konsantrasyon eksikliğine yol açtığını da ekliyor.

Paylaşımlarının devamında dikkatimi çeken ikinci anektod, bir okul müdürü ile aralarında geçen diyalog ile ilgili. Fransa’da bir okul müdürü Bay Tisseron’a okuldaki çocukların cuma günleri iletişimlerinin çok iyi düzeyde olduğunu ve haftayı bu şekilde bitirdiklerini ancak tatil dönüşü geldiklerinde kavga etmeye başladıklarını ve bunun nedeninin ne olabileceğini soruyor.

Bay Tisseron bu durumun sebebini okul müdürüne şu şekilde açıkladığını paylaşıyor:  

Yüz yüze iletişim esnasında insanlar öngörü sahibidir; jest, mimikler ve vücut dili ile iletişimi dengeleyici bir politika izlerler. Aynı zamanda anlaşmak için sıklıkla kısa cümleler tercih edilir. Çocuklar cuma gününe kadar bu doğrultuda iletişim kurarken, hafta sonu tatili ile birlikte iletişim dijitale kayar. Sanal ortamda uzun cümleler yazılır, sözlü diyaloğun kazanımları bir kenara bırakılır. Mimiksiz iletişim kavga/çatışmanın fitilini ateşler. Dolayısıyla Cuma ve pazartesileri arasındaki fark bu nedenle oluşur. Bay Tisseron bu durum ile ilgili çocukların 8-9 yaşından itibaren bilgilendirilmesi gerektiğini vurguluyor ve yüz yüze gerçekleşmeyen iletişimde tehlike olabileceğinin altını çiziyor.

Paylaşmak istediğim üçüncü anektod ise dezavantajlı çocuklar ile ilgili.

Bay Tisseron, teknolojiye erişimin sosyoekonomik durum gözetmeksizin herkesçe oldukça kolay olduğu bir dönemde yoksul aile çocuklarının teknoloji kullanımının risk oluşturabileceğini, buna gerekçe olarak da bu çocukların aileleri tarafından desteklenmemesi ve kötü muamele görmesi olduğunu ifade ediyor. Bu çocukların uzun süre ekran karşısında kaldıklarını, desteklenen diğer çocuklara göre kendini ifade etme becerilerinin düşük olduğunu (sözel kapasite zayıf) ve aradaki farkı kapatmak (iletişimi dengelemek ve sürdürmek) için uzun süre video oyunlar oynadıklarını aktarıyor. Bu durumun dezavantajlı çocukları daha kötü hale getirdiğini de ekliyor.

Son olarak ergenlik dönemi ve sonrasında teknoloji kullanımı ile ilgili bir not paylaşmak isterim.

Bay Tisseron, ergenlerin ve gençlerin hayatın gerçekliğinden kaçmak ve yaşadıkları problemleri ve acıları bastırmak için ekranlara sarıldıklarını bu durumun (onlarca) bir rahatlama stratejisi olduğunu aktarıyor.

Paylaşımlarının sonunda başta aileler olmak tüm paydaşlara teknoloji kullanımının çocuklara en doğru şekilde anlatımı ile ilgili bilinçli olunması gerektiğinin altını çiziyor.

Tolga

Yazıcı